Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DİNLER VE İNANIŞLAR

Aşağa gitmek

DİNLER VE İNANIŞLAR Empty DİNLER VE İNANIŞLAR

Mesaj tarafından Admin Ptsi Ara. 23, 2013 10:00 pm

ŞAMANLIK
Şamanlık, insanlarla ruhlar arasında aracılar inancına dayalı bir inanış biçimidir. Söz konusu aracılar, Türkçede Kam adı verilmiş bulunan, Şaman'lardır. Bu dilde, Kam sözcüğünün bir türevi olan Kamla- (Şamanlaşmak) eylemi de kullanılmıştır. Şamanlaşma, Kamlama törenlerinden amaç, Şaman' ın ruhlar âlemine doğru yapacağı yolculuktur. Kam' da türeme Kamlık, "Büyücülük" anlamı ile, günümüzde de yaşamaktadır.
Masal çağlarında Şaman' ın, Türklerin üçlü evreninde, üç katın Dünya Direği' ne bağlı bulunduğu, derin bir boşluktan, yukarı (gökyüzü) ve aşağı ile iletişime girme gücü vardı. Gökyüzüne çıktığında, Şaman, koruyucu ruhlarla ilişki kuruyor; onlardan aldığı güçle, -geleceği bildirme, kötülükleri savma, sayrıları iyileştirme gibi-, insanlara yardımlarda bulunabiliyordu.Masal dönemi Şamanları, ölüleri diriltebiliyorlar, ya da güneş-tanrıdan, bir kuş görünümünde yakalayıp ölenin annesinin kucağına verebilecekleri yeni doğmuş bir ruh göndermesini isteyebiliyorlardı; kendileri de, kuş ya da bir başka canlı görünümüne girebilmekte, hatta Yada Taşı yardımıyla kar ve yağmur yağdırabilmekteydiler.
Günümüzde Şaman, öncelikle bir gelecek habercisi (bilici) ve utacıdır; böylece insanlara yardım edebilmek için ruhlarla ilişki kurması gerekir ve bunu da kendinden geçerek, (vecd) ile, gerçekleştirir. Bu, onun koruyucu ruhu aramak üzere göğe doğru uçtuğu, kendini aşma (cezbe) halidir. Ruh, bu anda, onunla bedenleşir,onun bedenine girer ve kendisine, geleceği bildirmeyi, sayrıyı iyileştirme sağlayabilecek güçler verir.

ZERDÜŞTLÜK

Zerdüşt ahlakçılığının temelini iki ilke oluşturur; Hayatın devamı ve kötülüğe karşı mücadele.
Hayatı devam ettirmek için insan, toprağı işlemeli, hayvan yetiştirmeli, evlenmeli ve çocuk sahibi olmalıdır. İnzivaya çekilmek ve bekârlık kınanmaktadır. Saflık ve kirlilikten (ölüm, cinler vb.) kaçınmak değerli sayılır. Kötülükle savaşmak için insanlar kötülüğün güçlerine ve onun yanında olan insanlara karşı gelmelidir. Zerdüştlük iki zıt gücün evrensel yönetimini tanırken, tek tanrıcılığı vurgular.
İyiliğin güçlerini Ahura Mazda (Aklın Efendisi) yönetir, kötülüğün güçlerini ise Agna Mainyu (Ahriman ="Kötü Ruh") .
Her rakibin de kendisine ait savaşçıları vardır. Bir tarafta melekler ve baş melekler, diğer tarafta da cinlerle şeytanlar.
Kıyamet Günü' nde iyi galip gelecek, kötüleri cezalandırmak, iyileri dünya üzerindeki cenete yerleştirmek için Sayaşant adıyla bir Kurtarıcı (Mesih) ortaya çıkacaktır. Bu dinin önemli bir özelliği, her evde sürekli bir şekilde yanan kutsal ateştir. Ateş, güneşin kendisini sembolleştiren tek tapınma simgesidir ve en yüce temizleyici olarak görülür.
Kuruluşu : Zerdüştlük, 2600 yıl önce Mezopotamya'da ortaya çıkmıştır.
Kurucusu : Spenta Zarathustra (Zerdüşt)
Kutsal Metinleri :
Zend Avesta
Vendidat


ZERDÜŞTLÜKTE ÖLÜM VE SONRASI

Aryan mitolojisini incelerken, hemen nihai büyük hesaplaşmaya geçemeyiz. Bu mitolojide büyük hesaplaşmadan önce ferdi hesaplaşma durağı vardır. Birey olarak insanın, bilinen hayat sürecinin sona ermesi. Diğer bir deyimle insanın ölümü ile başlayan ferdi hesaplaşma süreci, Aryan mitolojisinde değişik zaman dilimlerinde değişik şekillerde yorumlanmıştır.

Aryanlar'da ölüm son değildir. Buna göre insanlar öldüklerinde, ruhlarının yeraltı ülkesine doğru "seyahatı" başlar. Gitmek durumundaki bu ülke, "ölümlü ilk insan" olan Yima'nın yönettiği yeraltı krallığıdır. Fakat ruhların bu krallığa seyahati hemen başlamadığı gibi kolay da değildir. İnsanın ruhu (urvan-avdenak. Urvan teni şekillendiren, onun belli bir şekle girmesini sağlayan ruhsal öğedir) ayrıştığı cesedin başından, üç gün boyunca ayrılmaz. Bu üç günlük süre ölünün aşağıya doğru seyahatinde hayati öneme sahiptir. Çünkü bu süre boyunca şeytani güçler tetikte beklemektedir. Bu savunmasız ruha saldırmak için fırsat kollamaktadır. Bunu önlemek için bütün iş, ölünün geride kalan yakınlarına düşmektedir. Onlar bu süre boyunca mezarı başında ağlaşır, dua ederler.

Üç gün boyunca oruç tutarlar. Kurban keserler. Bu kurbanı kutsal ateşe sundukları törenler eşliğinde kutsarlar. Din adamı bu süre boyunca ölünün başında dualar okur, sunulan gıdaların tümünü eti kutsadığı gibi kutsardı.

Aryanlar ayrıca ölülerine bu süre boyunca, temsili olarak yiyecek sağladığı gibi onların mezarları başına giyim eşyası elbise taşımayı da ihmal etmezlerdi. Böylece kendilerine bağımlı olan ölülerini hem beslemiş hem de giydirmiş olurlardı. Ölüler sonradan başlamış olan yolculuğu için güçlenmiş olurlardı. Üçüncü günün sonunda ölü artık yalnız olarak çıkacağı seyahate hazır sayılırdı.

Kimbilir belki de ölünün kendisinden önce giden yakınları onun yolunu beklemeye ve kucaklamaya hazırdır yeraltı krallığında. Ama kucaklamak için aceleye gerek yok. Daha kat edecek çok yol var.Yer altından uzunca bir kanal karanlık. İlk dönemeç, ilk tehlike bir yer altı nehri. Bu karanlık nehri geçmek için ya bir su taşıtı veya geçit vasıtası ile geçilir.

Zerdüşt bunu daha da mükemmelleştirmiş. Bir köprü "Çinvato pereto".

Köprünün sağında solunda birer yırtıcı köpek. Geç de geçesin. Bu güçlü ve tehlike karşısında ölünün yapacağı hiçbir şey yok. Görev dünyada kalan yakınlarına bilhassa büyük oğula düşmektedir. Dua edecek her gün bir kap yemek pişirip yoksullara verecek. Bir din adamına dua ettirecek. Yiyecek sunma üçüncü gününden otuzuncu gününe kadar devam edecek. Otuzuncu gün bir kurban kesilip, yine dinsel bir tören düzenlenir. Böylece ölü yer altı dünyasına daha da adepte olduğu varsayılır.

Ama onun hâlâ desteğe ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç tereddütsüz yerine getirilir. Bundan sonraki dönemde her ay onun ruhuna adanacak bir kurban bu destek için yeterli sayılır. Aylık kurban kesimi bir yıl boyunca sürdürülecektir.

Birinci yıldan sonra dünyevi gıdaya olan sembolik bağımlılığı daha da azaldığına hükmolunur. Bundan sonra kurbanlar yılda bir kez kesilir. Bu işlem otuz yıl devam ederdi. (M. Siraç Bilgin, Aryan mitolojisi, sf. 93-94)

Eski Aryanlardan Dersim Alevi Kürtlerine Kalan Miras Yukarıdaki yazılı kaynağını Zerdüşt'ün gathalarından alan ve günümüze kadar değişik biçimlerde ve değişik din ve inançların egemenliğine nazaran değişik dinler adına günümüz Dersim'inde hâlâ yaşamaktadır.

Şöyleki, Dersim Alevilerinde yaşadığımız asırda, ölü gönderme geleneği. Birinci gün kurban kesilir, dualar deyişler okunur. Sonrası islami kurallara göre yıkanır. Yıkama işlemi de Zerdüştilerdeki gibidir. Ancak Zerdüşt Mazda inancında ölünün başı kuzeye, ayaklara güneye, yüzü güneşe dönük yıkanır ve defnedilir. Alevi geleneğine göre yön kıbledir.

Definden sonra, ikinci gün ölünün elbiseleri yıkanır, kişisel eşyaları toplanır, hayır için fakirlere verilmek üzere hazırlanır. Üçüncü gün kurban tığlanır. Yemek yapılıp gelen misafirlere yedirilir. Tarımsal gıdalardan helva, kömbe yapılıp mezarı ziyaret edilir, lokma dağıtılır.

Üçüncü günden sonra, kırk günlük yas başlar. Kırk gün boyunca Kuran okuyabilen bir hocaya her gün Kuran okutulur. Her akşam bir kap yemek hazırlanıp bir yoksul aileye götürülür.

Kırk gün dolduktan sonra, bir kurban daha kesilir. Yemek yapılıp yedirilir. Kuran okutulur ve yas sona erer.
Ama işlem bitmez. Daha bir yıl Kuran okunur. Buna hatim diyoruz.

Kuranı hatm etmek. Bir yıl sonra bir kurban tığlanır. Mezarı ziyaret edilir. Üzerinde yasin okunarak üç kez Allah, Muhammed ya Ali denilerek ilk kazma vurulur ve mezarı yaptırılır.

Bundan sonra da, her yıl sonbaharda ölü aşı diye bir gelenekleri var Dersimlilerin. Göçen ölülerin ruhlarına kurban kesip yemek çekme ve Kuran okutma. Bu işlem hemen hemen her yıl tekrarlanır Dersim'in dindar ve hali vakti yerinde olanlarda.


Dikkat edilirse ruhun yer altı krallığına yolculuğunda, bir köprü önüne çıkar (Cinvato-pıreto). Bu köprü, İslam inanışında "Sırat köprüsü" olarak yerini alır.

Ve müminleri o köprüden Cennet'e taşır.

Zerdüşt öğretisine ve Mazda inancına göre ilkel insan (Gayo Maretan) Zerdüşti takvimine göre (Before Religion) dinden önce 6000 Milattan önce 6630 yıl önceye rastlar. Günümüze göre 8628 yıldır. Zerdüşt dini İsa'dan 630 yıl öncedir.

Zerdüşt öğretisinde ve Mazda inancında Kelime-i şahadet Zerdüştiler'in Fravarane (itikat) dedikleri ve bir nevi kendilerini tanıttıkları bir temel dini cümleleri vardır: "Ben kendimi Mazda'nın tapıcısı ve Zarahustra'nın takipçisi olarak açıklıyorum. Kötü güçlerin düşmanı iyi güçlerin dostuyum. Ahüra Mazda'nın kurallarına bağlıyım." (M. Siraç Bilgin, age Sf. 155)

İslamdaki Kelime-i şahadet de anlam bakımından aynıdır. Şöyleki; "Ben Allah'ın birliğine, Muhammed'in onun kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim." Görülüyor ki, birinde tanrı Ahura Mazda'dır. İkincisinde tanrı Allah'tır. Birinde peygamber Zerdüşt'tür. İkincisinde peygamber Hz Muhammed'dir. Kötü güçlerin düşmanı, iyilerin ise dostu.

YEZİDİLİK

Yezîdilik, Hâricîliğin İbâziyye Mezhebinden türeyen ve zamanla ayrı bir din sayılan koludur.Şeytana tapmakla suçlanan , gerçekte varlığın birliği inancına sahip olan bütün tasavvuf tarikatları gibi her şeyi bu arada Şeytan' ı da tanrı sayan bir inançtır. Melek Tâvus dedikleri Şeytan, yezîdiliğe göre, Tanrının celâl (kızgınlık) niteliğinin varlaşmasıdır.
Yezîdilerin asılları Kürtçe olan Kitab' ül- Cilve ve Mushaf- a Reş adlı iki kutsal kitabı var. Kitab' ül- Cilve' nin, kurucu Yezîd' in, geleceğini haber verdiği yeni peygamber Şeyh Adî ' ye (XII . yy.) Melek Tâvus tarafından vahyedildiğine inanırlar.Mushaf-a Reş ise Şeyh Hasan bin Adî tarafından yazılmıştır.


Kuruluşu :
Kurucusu : Şeyh Adî
Kutsal Metinleri :
Kitab' ül- Cilve

Mushaf-a Reş

KİTÂB' ÜL - CİLVE

Melek tavus, bütün yaratıklardan önce var oldu. Seçilmiş halkını uyarmak ve yanlışlardan uzak tutmak üzere, yardımcılarını bu dünyaya gönderdi; kullarını önce sözlü olarak uyardı, ikinci olarak bu kitapla ki yabancıların okuması ya da bakmasını yasak kıldı.
BİRİNCİ BÖLÜM
Ben ki vardım, varım, sonsuza dek var olacağım; tüm yaratılmışlara hükmüm geçer, tüm olaylar ve benim erkim altındaki varlıklarla ilgili her şey, benim buyruğumla olur. Kim bana inanır da gereksindiğinde beni çağırırsa, ben hemen onun yanındayım, benim var olmadığım hiçbir yer düşünülemez. Beni benimsemeyen kimselerin, kendi isteklerine uygun olmadığı için kötülük diye nitelendirdikleri tüm olaylar, benim istediğimle olur. Her çağın bir Yönetici Vekili vardır, onu ben seçerim. Her kuşakla birlikte, bu Dünya' nın Başkan'ı da değişir; Başkanlar sırayla gelirler, kendi dönemleriyle ilgili görevlerini yerine getirirler. Yaratılıştan kazanılan özelliklerin değerleriyle orantılı olarak, suçları bağışlarım. Kim ki bana karşı çıkar, sıkıntılarla acılar ondan eksik edilmeyecektir. Başka hiçbir Tanrı, benim işlerime ve yaptıklarıma karışamaz : Ben neye karar verirsem, o olur;

Yabancıların ellerinde bulunan kutsal kitaplar, peygamberler ve havariler tarafından yazılmış olsalar bile, artık geçersizdirler, isyancı bir nitelik kazanmışlardır, bozulmuşlardır; bunlar birbirlerini yalanlamakta ve geçersiz kılmaktadırlar.Doğru olanla yanlış olan arasındaki ayırım, yaşanılan çağın koşullarına göre yapılacaktır. Bana inananlara verdiğim sözleri yerine getireceğim; belirli dönemler için yetkilerimi devrettiğim akıllı ve sevgili Vekillerimin yargılarına göre, kullarımla aramdaki sözleşmeye uyacağım ya da uymayacağım. Olayların gelişimini dikkate alırım; içinde bulunulan zamanda yararlı olan neyse, onu uygularım. Benim eğitmenliğimi kabul edenleri yönlendirir, eğitirim ; onlar, bana uymakla, ruhun duyacağı sevinç ve zevklerin en büyüğüne kavuşurlar.


Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 474
Kayıt tarihi : 22/12/13

https://merakliyiz.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz